Geçtiğimiz sene içerisinde uzaya gönderilmiş olan Çin’e ait Micius isimli uydusu, iletişimde yeni bir devrime neden olabilecek çok önemli bir atılım daha gerçekleştirdi. Artık iletişimlerin daha güvenli olabileceği günlerde bizi beklemekte. Bu harika olan gelişme, kuantum teorisinin sağlamış olduğu teorik temelden hareket ile gerçekleştirmekte
Geçtiğimiz sene ağustos ayı içerisinde Çin tarafından uzaya fırlatılmış olan ve ismini Çinli felsefecilerden Micius’tan almış olan uydu, Dünya üzerindeki ilk kuantum uydusu olma ile ilgili özelliğini taşımakta.
Bu unvanı da hak etme ile ilgili gerekçesi, öteki uydular Dünya ile herhangi bir şekilde iletişim kurar iken klasik elektromanyetik olan dalgaları kullanır iken, Micius uydusunun kuantum dolanıklık özelliklerine sahip fotonlar, yani bir ışık zerrelerini kullanıyor olması.
”Kuantum dolanıklık” ise, Albert Einstein’ın ilk olarak fark etmiş olduğu ve de ”uzaktan çok tuhaf etki” adını vererek eleştirmiş olduğu, 2 değişik parçacığın birbirlerinden 1.000’lerce kilometrelik bir uzakta bulunsa bile ötekisinin ne yaptığını hemen ”bilecek”” biçimde bağlanmış olduğu bir kuantum fenomeni olarak bilinmektedir.
Geçtiğimiz hafta yayınlanan bir makale, bahsedilen uydudan çıkan kuantum dolanıklık ile bağlı ışık zerrelerinin, bu özelliklerini 1200 km boyunca koruyabildiğinin gösterildiğini duyurdu.
Bu sonuç, dünya çapında güvenli bir iletişim oluşmasını sağlayacak uzay tabanlı kuantum iletişimi yolundaki önemli adımlardan biri olabilir.
Bankanızla online işlem yaptığınızda ya da Whatsapp’tan arkadaşınıza mesaj yazdığınızda, cihazlar arasında mesajlar şifrelenmiş bir şekilde gönderilir. Mesajların, şifrelenebilmesi/okunması için cihazlar arasında gizli anahtar sayıları gönderilir.
Bu anahtarlar, üçüncü bir kişi tarafından yakalanıp mesajlar çözülüp okunabilir. Böyle bir durumda haberleşenin şifrenin kırıldığından haberi bile olmayabilir. Günümüz iletişim teknolojisinde güvenli iletişimden söz etmek mümkün değildir.